Kürtaj, sözlükte “kazımak” demektir. Bir tıp terimi olarak ise; gebeliğin ilk üç ayında ceninin rahim iç zarı kazınarak alınmasını ifade eder.
Doğum kontrolü ve buna bağlı olarak kürtaj işleminin batı ülkelerinde yayılması İngiliz iktisat bilgini ve bir Anglikan rahibi olan Thomas Robert Malthus’un (1766-1834) öne sürdüğü “gıda maddelerinin artan dünya nüfusunu besleyemeyeceği” endişesine dayanır. Bu teoriye göre, dünya nüfusu sürekli artmakta fakat beslenme kaynakları sabit kalmaktadır. Bu durum giderek dünya toplumlarını açlığa götürür. Malthus teorisi doğu ve batıda eleştirilere uğramış ve yersiz bir endişeden ibaret olduğu öne sürülmüştür.
Malthus’un “yoksulluk ve aç kalma” endişesi İslâm’ın rızık inancı ile çelişir. Dünyada bütün canlıların rızkını yüce Allah tekeffül etmiştir. Belki rızkı arayıp, açığa çıkarmak, çalışarak ve yeni teknolojiler kullanarak beslenme kaynaklarını sürekli geliştirmek insanın görevidir. Nitekim ıslâh, gübreleme, sulama vb. yöntemlerle tarım alanında verimin bir anda bir kaç katına çıkarıldığı ve yeni yapılan baraj, gölet ve sulama tesisleri ile yüzyıllardan beri tarım dışı kalmış olan alanların tarıma kazandırıldığı günlük görülen değişimlerdir. Bunlar Allah’u Teâlâ’nın “Râzık”, “Rezzâk”, “Rahmân” ve “Kerîm” sıfatlarının dünyadaki fizik ortama yansımasından başka bir şey değildir.
Kur’an’da şöyle buyurulur: “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Allah onun durduğu ve emânet bırakıldığı yeri bilir. Bunların hepsi apaçık bir kitaptadır.”
(Hûd, 11/6)
“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz besliyoruz. Onları öldürmek büyük bir suçtur.”(el-İsrâ, 17/31; bk. el-En’âm, 6/151; et-Tekvîr, 81/8-9; el-Mümtehine, 60/12) Hz. Peygamber bir hadisinde ruh üflenmeden önce; ceninin işleyeceği ameller, rızkı, eceli, bedbaht veya mes’ut olacağı hususlarının ezeli ilimden ceninin biyolojik yapısına bir melek aracılığı ile iletildiğini bildirmiştir.( Buhârî, Bed’ül’l-Halk, 6; Müslim, Kader, 1, 2)
Anne karnındaki ceninin düşürülmesini yasaklayan doğrudan bir âyet ve hadis yoktur. Ancak gebe kadının dövülmesi veya öldürülmesi durumunda ölü olarak düşen cenin için “gurre” denilen bir ceza sünnetle sabittir. Gurre; diyetin yirmide biri kadar bir tazminat cezasıdır.
Cenin anne karında uzuvları teşekkül edinceye kadar (müstebinu’l-? dönemine kadar) bir kan pıhtısı hükmündedir. Bu dönem ceninin 1,5-2 aylık oluşuna kadar sürer. Bu dönemde hastalık, çevrenin ahlaksızlığı veya şiddetli yoksulluk gibi özürler bulununca ceninin ilaçla veya başka bir yöntemle düşürülebileceğini yukarıda açıklamıştık.
Uzuvların teşekkül etmesinden ruh üfleninceye kadar olan dönemde sebepsiz yere ceninin düşürülmesi ise hem caiz değil ve hem de “gurre” cezasını gerektirir. Ancak kadının frengi, kanser, felç ve kalp hastalığı gibi doğum yapmasını riske sokan ya da annenin hayatını tehlikeye sokan hastalıklar varsa bunlar çocuğun aldırılması için özür sayılır.( bk. el-Fetâvâ’l-Hindiyye, V, 356; İbn Âbidin, a.g.e., II, 380)
Sonuç olarak eşlerin çocuk teşekkül ettikten sonrası için çare arayacakları yerde, daha önce tedbir almaları daha uygundur. Ancak bununla birlikte istenmeyen gebelikle karşılaşan, yukarıda belirttiğimiz şartlar gerçekleştiği takdirde ceninin düşürülmesi yoluna gidilebilir. Cenin özellikle 1,5-2 aylık dönemde bir kan pıhtısı hükmündedir. (Geniş bilgi için bk. “Doğum kontrolü” konusu)