İslâm’da evli eşlerden doğan çocuğun nesebi şu şekilde belirlenir. Doğuran kadın çocuğun annesidir. Bu anne ile evli bulunan koca da baba sayılır. Ancak bunun için çocuk fiilen evlilikten en az altı ay geçtikten sonra dünyaya gelmiş bulunmalıdır.( bk. el-Ahkâf, 46/15; Lukmân, 31/14; el-Bakara, 2/233) Kocanın ölümü veya boşanma durumunda ise Hz. Âişe’ye göre en geç iki yıl, çoğunluk müctehitlere göre ise dört yıl içinde doğan çocuğun nesebi babaya bağlanır. En uzun süreler tecrübeye dayanır.
Bu duruma göre kocadan alınan spermin, nikâhlı karısına evlilik süresi içinde veya ric’i boşanma durumunda iddet süresi sonuna kadar kocanın rızası ile nakledilmesinde bir sakınca olmaması gerekir. Çünkü kocadan alınan spermin iki saat sonra nakledilmesi ile iki yıl sonra nakledilmesi arasında hüküm bakımından bir fark olmamalıdır.
Kocanın ölümünden veya kesin boşanmadan sonra nakledilmesine gelince, bazı fakihlere göre sperm başlangıçta nikâhlı kocadan alındığına göre bu saygın ise de, ölüm veya kesin boşanmadan sonra bu saygınlık sona erer. Bu yüzden spermin sahibi erkekle, ondan meydana gelecek olan çocuk arasındaki bağlantı kopmuş olur. Çocuğun nesebi bu erkeğe bağlanamaz ve ona mirasçı da olamaz. Ancak eş-Şirbinî’ye göre bu sperm, başlangıçta zina ürünü olmadığına göre, ondan oluşan çocuk da, onun sahibine aittir. Bu yüzden de çocuk bu erkeğe mirasçı olur. (eş-Şirbinî, a.g.e., III, 384; Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, İstanbul 1990, II, 155)Sonuç olarak evlilik sırasında kocadan alınan sperm hücresi
tıp bakımından koruma altına alınabildiği takdirde evlilik süresince ve
ric’î boşama durumunda kocanın rızası ile iddet sonuna kadar kadına
nakledilir ve gebelik oluşursa doğacak çocuğun nesebinin babaya
bağlanması ve ona mirasçı olması mümkündür. Sperm hücresinin belirtilen
evlilik süresi dışında kadına nakledilmesinde ise zina anlamı söz
konusu olur. Çünkü eşler birbirine yabancı durumundadır.
Altınoluk Dergisi
13 Mayıs 2008