|
||
Cenab-ı
Hak
Âdem'e cennette büyük bir hürriyet vermekle beraber,
ona yine bir sınır tayin etmiş ve ona yaklaştıkları takdirde
zalimler zümresine gireceklerini de bildirmiştir. Bu, şunu ortaya
çıkarır
ki, insanlıkla ilgili hilafet mutlak değildir. Ve bunun özel bir sınırı
vardır ki, tecavüzü zulümdür.
O sınırı tayin eden ağaç ne
idi? Doğrusu bunu Allah Teâlâ Kur'ân'da bize ismiyle bildirmemiştir ve ancak bunun cennette belli ağaç olduğunu, Âdem'in kurtuluş ve saadetinin bozulmasına sebep olmak özelliği bulunduğunu anlatmıştır. Demek, fazlasını bilmemizde Allah katında bir fayda yoktur ve şimdilik mümkün değildir ve kritikçi tefsircilerin seçeneği budur. Bununla beraber;
Şüphesiz
bizce daha uygun olan bu konuda durmakdır. Biz o ağacı tayin edemeyiz.
Ancak şu kadar düşünebiliriz ki, ondan yemek, vekilliği unutmak ve
asalet
davasına kalkışmak duygusunu verir. Bu da insanın aslî yaratılışından
değil,
şeytanın telkininden başlar. Bu buğday ise, delice buğdaydır. Bir üzüm
ise, şarap üzümüdür. Bir incir ise, kurtlu incirdir. Ve her halde bir
hamri
(sarhoş ediciliği) vardır. Ve o hamr aklı alır ve Allah'ı unutturur.
Cennete
bu, yenilmek için değil, sınırlama ve kulluk için konulmuştur. Bununla
beraber biz: "Dünya sevgisi, her hatanın başıdır" hadis-i şerifinde bu
yasak ağacı tayin eden bir delalet buluyoruz. Demek Âdem o zaman dünya
sınırına yaklaşmamak emri almış ve Âdem bundan, yaratılışının gereği
olarak
yememiştir.
Elmalı
Tefsiri, Bakara Suresi, 35
|